Path of Exile 2 – inceleme: “Şu ana kadarki en iyisi!”

“`html

Bazı oyunların dünyasına girdiğinizde, sadece birkaç saat içinde her detayını çözebilirken, bazıları ise yüzlerce saat oynamakla bile tam anlamıyla keşfedilemiyor. Path of Exile’ın ilk oyunu, kesinlikle ikinci tanıma uyan bir deneyimdi. Bu nedenle, ikinci oyundan da aynı derinliği bekliyordum; ancak erken erişim sürecinde bile, bu beklentilerin ötesinde bir yapı ile karşılaştım.

Path of Exile 2, kısa bir süre önce erken erişim aşamasına geçti ve ben de bu süre zarfında oyunu deneme fırsatı buldum. Ancak, harcadığım bu sürenin detaylı bir inceleme yapabilmem için yeterli olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle, incelememde daha çok artılara ve eksilere odaklanarak, oynadığım süre boyunca hissettiklerimi, oyunu beğenip beğenmediğimi ele alacağım.

Oyunun başında Elden Ring ve Diablo’nun birleşimi olarak tanımlanan bir benzetme ile karşılaştım ki bu da kesinlikle heyecanımı artırdı. İki dev yapımın birleşimini görmek için sabırsızlanıyordum ve açıkçası bu birleşimi deneyimlemek beni tatmin etti. Path of Exile’ın kendine has öğelerinin de bulunduğu bu çeşitli yapıda, oyunun ilk oyundaki başarısının çok daha ötesine geçtiğini söyleyebilirim. Oyuncu sayısındaki artış ve sosyal medyada yarattığı heyecan ise bunu destekleyen diğer bir faktör. Kısacası, oyun gerçekten de Diablo’nun iyi örneklerine oldukça yakın. Yıllardır yapılmayan bazı unsurları bu dünyada görmek mümkün.

Üstten bakış açısına sahip aksiyon-macera oyunlarında mevcut olan mekanikler bu oyunda da kendini gösteriyor; ancak bu kez çok daha akıcı animasyonlar ve yüksek tempolu bir oyun yapısıyla. Görsel açıdan sağlanan geliştirilmeler de etkinin üzerine eklendi. Kontrol şemasına gelince, çoğu oyunda mouse ve klavye kullanılması yaygın iken, bu yapımın WASD tuşlarıyla oynamanıza olanak tanıdığını söyleyebilirim. Pek çok oyuncu gibi ben de gamepad ile oynamayı tercih ederim; bu kontrol şekli oldukça keyifli bir deneyim sunuyor. Mekanikler açısından ise belirgin bir benzerlik var.

Path of Exile 2, mevcut durumda altı farklı sınıf sunuyor ve her zamanki gibi yeteneklerimiz, iksirlerimiz ve ek eşyalar ile karşılaşıyoruz. Oyunun sürükleyici kısımlarından biri, rakiplerinden farklı olarak, eşyaların düşme sıklığı. Diablo’da her savaşta bolca eşya düşerken, burada daha nadir ve değerli eşyalarla karşılaşıyoruz. Bu da bulduğunuz eşyaların verdiği mutluluğu ve keşif hissini daha da artırıyor. Ayrıca, yetenek ağacı oldukça geniş ve çeşitlilik sunarak karakterin oyun içindeki performansını da etkiliyor. Skill Gem adı verilen taşları düşmanlardan veya görevlerden bulup, yeteneklerinizi geliştirme imkanınız var.

Elbette, geniş yetenek ağacı sizi harita yerine yetenek keşfine yönlendiriyor. Zamanla, pasif ve aktif yetenekleri geliştirmeniz gerektiği hissine kapılıyorsunuz. Bu da benim en çok beğendiğim kısımdan biri olan seviye atlma mekanizmasını ortaya çıkarıyor. Oyun, seviye atlayabilmenin keyfini çok güzel bir şekilde hissettiriyor ve yatırdığınız zaman ve emeğin karşılığını aldığınızı gösteriyor. Şu anda iki farklı sınıfı deneyimleme şansım oldu ve aralarındaki farklılıkları da net bir şekilde hissettim. Oynanış dinamikleri ve eşyalar etkileyici bir derinliğe sahip. Kendi adıma, araştırarak ilerlemeye çalışıyorum ve oyunun oldukça detaylı ve eğlenceli olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Boss savaşlarına gelecek olursak, ilk bossla bile Diablo’nın birçok boss savaşından daha fazla zevk aldım. Tüm bu savaşlar, sizi karmaşık bir kaos ortamına sokmak yerine, dikkatli olmanızı gerektiriyor. Hedeflerinizi gözlemleyip uygun zamanda harekete geçmelisiniz. Bu, Souls-like elementleri de bünyesinde barındırarak, savaşı ilginç hale getiriyor. Düşmanların yanında durarak yetenek kullanmaya veya defansif oynamaya karar vermeniz gerekiyor. Özetle; düşmanlar, boss savaşları, yetenek ağacı ve karakter geliştirmesi, aksiyon mekanikleri oldukça eğlenceli. Oyun şu anda erken erişimde olduğu için, güncellemeler ile ilerlemeye açık alanlar mevcut.

Oyun atmosferi, sunduğu zindan tasarımları ile de dikkat çekiyor. Şu ana kadar gördüğüm zindanlar oldukça farklı ve harita dizaynı, karanlık teması ile harika bir atmosfer sunuyor. Özellikle boss tasarımları gerçekten göz alıcı.

Path of Exile 2, şu an için erken erişim aşamasında ve Steam üzerinde bu versiyonu destekleyerek oynayabiliyorsunuz. Tam sürümü çıkınca ücretsiz olacağı belirtildi. Ancak, erken erişim sürecinde bile tam oyun hissiyatı sunabiliyor. Oyunun çıkışında eklenmesi planlanan bölümler ve özellikle End Game kısmının nasıl olacağı belirsiz; ancak pay-to-win sistemine yönelmeden devam ettikleri takdirde uzun yıllar boyunca tadını çıkaracağımız dolu dolu bir oyun bizi bekliyor. Şu an için satın alıp oynamaya değer mi derseniz; kesinlikle! Çünkü bu aşamada bile derinlemesine bir deneyim bekleyebilirsiniz; 20 saatten fazla oynanış sunuyor. Oyun kesinlikle ayrıntılı ve basitçe oynarken adapte olamazsınız. Bu nedenle, öğrenme isteği ile oyuna giriş yapmanız faydalı olacaktır.

Özetle, oyun karmaşık ama benim gibi detay seven bir oyuncu iseniz, ilerlemek daha zor olabilir çünkü her aşamasında farklı şeyler öğrenmekteyim. Elden Ring ve Diablo benzetmesi de oldukça uygun düşüyor. Bunun yanında, daha birçok yönü keşfedip anlatmam gereken kısımlar var. Gelecekte, Path of Exile 2 için bir oynanış videosu ve içerik hazırlayıp paylaşmayı düşünüyorum. İlginizi çekiyorsa lütfen yorumlarda belirtebilirsiniz.

“`