Türkiye’nin Tahran Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Adil Bor, başkent Tahran’da bulunan Uluslararası İslami Mezhepler Üniversitesinde Diyanet İşleri Başkanlığını anlattı.
Programa Üniversitenin Rektör Yardımcısı Mehdi Cemalifer, üniversite öğretim üyeleri ile öğrencileri katıldı.
Farsça yaptığı sunumunda Diyanet İşleri Başkanlığının yapısı, işleyişi ve dini hizmetleri ile ilgili bilgi veren Bor, daha sonra katılımcıların sorularını cevapladı.
Sunum sonrası AA muhabirine açıklamada bulunan Bor, Uluslararası İslami Mezhepler Üniversitesinin talebi üzerine Diyanet İşleri Bakanlığı ile ilgili bir bilgilendirme yaptığını ifade etti.
Böyle bir şeyi kendisinin de istediğini ve gelen teklifi kabul ettiğini anlatan Bor, “Burada bugün Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluş aşaması, amacı, hedefleri ve önemsediği dindarlık anlayışı, yaptığı çalışmalarla ilgili kısa bir bilgilendirme yaptım” dedi.
Özellikle Diyanet’in benimsediği dindarlığın “ifrat ve tefritten ari olduğunu” dinleyicilere aktardığını söyleyen Bor, “Diyanet İşleri Başkanlığının bütün toplumu kucaklayan, yani Müslüman olsun olmasın herkesle iyi geçinmeyi öneren bir dindarlığı önemsediğini burada izah etmeye çalıştım. Umarım faydalı olmuştur.” diye konuştu.
İran’da Diyanet’in pek bilinmediği belirten Bor, “İran toplumunda Türkiye toplumu da çok iyi bilinmiyor ve Türkiye toplumuna çok farklı bakılıyor. Yani Türkiye toplumunun dinden çıktığı, bir nevi irşada ihtiyacının da olduğu düşüncesi hakimdir.” değerlendirmesinde bulundu.
Bor, Türk toplumuna yönelik bu yanlış algının düzeltilmesi için, sunumunda Türklerin “çok mütedeyyin bir toplum olduğunu, gerçekten dini değerlerle çok uyumlu bir şekilde yaşadığını ve İslami değerlere karşı son derece itinalı olduğunu burada izah etmeye” çalıştığını kaydetti.
İran’da, Türk toplumunun diziler üzerinden değerlendirildiğini ifade eden Bor, “Dizilerde çok farklı şeyler var. Türkiye toplumunun tümüyle bozulduğu gibi bir algı var burada. Bu vesileyle bu algıyı da düzeltmeye çalıştım.” diye konuştu.
Bor, “Türk toplumunun dizilerdeki gibi olmadığını, hem dini değerlerine hem tarihsel değerlerine hem de toplumsal değerlerin son derece bağlı bir toplum olduğunu izah etmeye çalıştığını” ifade etti.
